13 Şubat 2010

Saat 4 müydü neydi bari bloga yazayım dediğimde, Kişi.

Şİmdi saat 6:30. Bu süre zarfında 4-5 defa uyuma girişiminde bulunup bel ağrısından ve inatla sanrılarından uzaklaşmayı reddeden aklım sebebiyle hüsrana uğradım.

Sanrılardan bahsedersem. Nedense kendimi inatla uzayda sürüklenen ve kolonisi tarafından geride bırakılmış tek kişilik küçük bir keşif gemisi olarak görüyor, yastığıma iyice sarılıyor ve kısılı kaldığım gezegen yörüngesinden çıkamadığım için bir kısır döngü misali sürekli bu durumdan kurtulmak için ne yapmam gerektiğini düşünüp duruyordum. Şu çözemediğim denklemler gibi bir durum. Uyanıyorum, etrafıma bakınıyorum, ağrıyan belimden dolayı üç beş dönüyorum (ki işkence gibi ve sadece bel ağrımı şiddetlendirmeye yarıyor) ve yakaladığım küçücük gaflet fırsatlarında uykuya dalmak yerine yine bu salak rüyamsı ile uğraşıyordum.

Neyse, zaten sabah oluyor.

Şu güçsüzleşmeden sonra fark ettim ki meğersem yorgan kontrolü güçlü bacak darbeleriyle gerçekleşen bir olaymış. Doğrusu yorganım beni eziyor artık. Öte yandan üstümü açarsam bu sefer Günfer Hanım ezer. NE büyük bir ikilem!

Yine misler gibi yağmur yağıyor. Yağmurdan istifade, uyumayı deneyeyim yine.

HAdi bakalım.

0 yorum: