02 Şubat 2010

Küçücük klavyede yazmak güç be, Kişi.

Diyeceksin neden küçük klavye? Çünkü Netbook kullanıyorum. Devam eden merakını gidermek için soracaksın, dizüstüne ne oldu diye. Ekranına çay döktüm diyeceğim. Lipton Yellow Label. İyi demlenmiş. İyi halt ettin diyeceksin, boynumu büküp öylece duracağım. Olabilir böyle kazalar, büyütmemek gerek.

Az evvel ağrı kesicimi aldım. Etkisini bekliyorum. Belim öyle ağrıyor ki, dövüş filmlerinde baş kahramanın, hasmının başını bir kıvırışta boynunu kırması gibi bir anda belimi kıvırıp kırmak istiyorum. Daha önce bahsetmiş olabilirim; bu bel ağrımın, hatun kısmısının adet dönemlerinde çektikleri bel ağrısına benzeyip benzemediğini merak ettim. Bakın, hanımlar, ben sizi anlamaya çalışıyorum.

Bak, Kişi, bel ağrıma rağmen oturup sana yazıyorum.

Semiramis Hocam bana onun dersinde yaptığım çevirileri dergilere göndermemi öğütledi. Bir ara şiirlerimi dergilere göndermiştim ama karşılık alamamıştım. Umutsuz bir vaka olabilirim. Zaten kıçımı kaldırıp yaptıklarımı bir yerlere göndermekte zorlanıyorum, üstüne kabul edilmeyince bayağı cesaret kırıcı oluyor.

Kedilerde son durum. Bugün anne kişi evin bir yerlerinden kedi tarağını buldu, başucuma koydu. Bense ilk fırsatta Bişey Efendi'yi yakalattırıp huzuruma getirttim. Benim müdahalemden hoşnut olmadığı ferinde cinayet niyeti taşıyan gözlerinden belliydi doğrusu. Ancak kedi bu, tarağı hissedince bir anda duruluverdi. Kısa sürdü ama Bişey Efendi bile boyun eğdi. Sonra kendine geldi ki kaçıverdi.

Ancak tahmin ederisiniz ki sıra Fıstık Hanım'a geldiğinde olaylar tam tersi şekilde ceryan etti. Bu hayvanı taramak için benim tarağı kıpırdatmama gerek bile olmadı çünkü hanfendi hiper bir yılışıklıkla tarağa kendisi zaten sürtünüyordu. O kadar istekliydi ki bende onu tarama isteği kalmadı. Bu nedenle Fıstık'ın taranma süresi neredeyse Bişey'inki kadar oldu.

Kediler de olmasa b bloga ne yazacağım, değil mi?

Aşık bir hayalet odaya girip aşığına bakarak kendisiyle oynasa... Rahatsız edici bir hikaye olurdu.

Şu Geralgine-K... Taptığım ağrı kesici. Başka hiçbir ağrı kesici böyle etkilemiyor beni rahatlatamıyor. İLacın ana maddesinin kaynağı her neyse öpmek istiyorum.

Ha... Madem evden çıkamıyorum, bari eve getireyim mantığıyla bazı konularda özel ders almaya karar verdim. Mal gibi oturmaktan iyidir. Fransızca iyi bir başlangıç gibi görünüyor. Hatılarsan iyice kötüleşmemin evvelinde Fransız Kültür Merkezi'nde kursa başlamıştım. Beni tek düşündüren, belirsiz sağlık geleceğim sebebi ile yine tam başlayamadan sekteye uğramasıdır bir şeylerin. Ancak bu sadece bir olasılık. Buna dayanarak beklemek, tarafımca acınası bir durum olarak algılanacaktır.

Sanırım uyumaya çalışma vakti gelmiştir.

HADEN!

1 yorum:

ILGIN dedi ki...

güldürüyor ama kediler :)