02 Mart 2010

Neden on iki gündür içimden yazmak gelmiyor, Kişi?

Cidden. Şimdi bile zoraki diyebilirim. Eğer ki şu uykusuzluk beni pençesine almış olmasaydı, saat sabah beşi yedi geçe bunları yazıyor olmazdım. Ayrıca afedersin ama popom çok fena ağrıyor, biraz da o uyutmadı diyebilirim.

Aslında ara ara aklıma yazacak bir şeyler gelmedi değil. Bu fikirler geldiğinde o an uygun olmayıp günün akşamına yazmak için kesin hatırlayacağıma güvenerek geçiştiriveriyorum. Günün akşamıysa fikrin kendisi değil, bir fikrimin olduğunu hatırlıyorum.

Sıkıcı günler bunlar. Hele son bir haftadır kedilerden Fıstık eve uğramıyor, Bişey ise veterinerde kalıyor diye ev pek bir hareketsiz ve sessiz geliyor.

İnsan kendisini tek bir uğraşa çok kaptırmamalı, çeşitli kalabilmeyi bilmeli. Misal geçen dört gün boyunca evde olduğum her saat bilgisayarda Mass Effect II oynadım. Beynim uzay maceralarıyla doldu ve IQ'mun beş puan düştü. Gerçi kazanmam lazım. Nedir tavsiyen, Kişi?

Askere gidenler döndüklerinde yine aynı kişi olacaklar mı acaba? Bu milli zaruret erkeklere ne yapıyor? Birisi bunun erkekleri terbiye edip yetişkinleştirdiğini söylemişti. Terbiye, yetişkinlik... Hmm... Neyse ki bu ömrümün altı ayını benden alma zaruretinden muafım. Devamlı çocuk kalmaya içelim!

Gerçi, ne kadar bana ters de gelse askerliği bu hastalık ve sakatlıklara tercih ederdim sanırım.

Bak, yine karamsar şeyler yazmaya başladım. Dur bekle, bundan sonrakinde daha hoş şeyler yazacağım.

HADEN!

0 yorum: