24 Ocak 2009

Bir ayrılık sürecinin ne kadar uzayabileceğini bir yazar olarak ben bilemiyorum. Fakat bu çiftin bağıra çağıra kavga ederek bu sokağa girmelerinin öncesinde aynı konu hakkında kaç gündür tartışıyor olduklarını öğrendiğimde, ki güvenilir bir kaynaktı sizi temin ederim, ben bile şaşakaldım.

Bu sokak dar, yağmur sonrası çamurlarını birkaç gün boyunca kurutamayacak kadar nemli, ve evlerin kömür sobalarının bacalarını anlamsız bir şekilde hemen birinci kattan çıkarmasından ötürü oldukça da dumanlıydı. Sokaktaki yegane renkli şeyler demir parmaklıklı balkonlardaki temizlikleri tartışılır çamaşırlardı.

Sokağa girerken yerdeki moda dergisine basan, erkekti. Dergi bu ay duvak tasarımlarını işliyordu.

Kızın küpeleri değişik taşlardandı. Aslında bildiğin taş... Fakat bunu kimse söylemeye cesaret edemiyordu. Sinirle başını sallarken küpeleri zincirin ucuna mıhlanmış birer gülle gibi sallanıyor, her seferinde kız eliyle onları durduruyordu.

İlginçtir, sonunda durdular. Kız sinirle bir şeyler anlatıyordu. Erkek, yerdeki dergiye baakıyordu. Neden sonra erkek bir anda ileri atılıp balkondaki asılı çamaşırlardan bir don kaptı.

Don, pembeydi.

Donun lastiğini çekiştire çekiştire kızın burnunun dibine tuttu.

Adam haklı. Bu hikaye çok uzadı.

Donu adamın elinden kaptığıyla çamura atan kız fırçalamasına geri dönüyordu ki evin balkonunda kahramanımız teyze belirdi ve benim bile cesaret edemeyeceğimi yapıp belki elindeki çalı süpürgesinden güç alarak ikiliyi sokaktan kovdu; ciyak ciyak.

Çift koşarken birbirine daha yakındı.

Bir evlilik daha kurtulmuştu.

0 yorum: