Hey, Kişi.
Şöyle diyeyim, anlık hissiyatlar içinde yıkıma gitmek var ki acı verici de olsa aslında kolay olan budur. Kolaya kaçmak bir insanlık ayıbıdır. Heh, abarttım.
"Sokağa atılmış masaların birinde, kahvenin acelesizliği ile mayışık vaziyette, izliyorum." Olması gereken budur. Yazın sıcağına rağmen kişi, kahvesinden aldığı zevki aksatmamalıdır.
Geçen gün bahsetmiştim Ilgın'a, şu blog aleminde ne kadar da çok yemek sitesi var... StumbleUpon yapar iken zırt vırt bu sitelere denk gelip duruyorum. Sanırım bir yerlerde canı sıkılan bir ev hanımı ordusu var ve bunlar interneti kullanmayı biliyorlar!
Aslında gönül ister biraz kırmızı şarap. Alkol olsun diye değil, özellikle kırmızı şarap. Kan yapsın... Kan lazım biraz. Kan. Evet. Çok kafa olmayı sevmiyorum gerçi.
Söz alkol gibidir, uçar. Fazlası ise kafa yapar. Çok kafa olmayı sevmiyorum gerçi.
Şöyle bir mim olayı varmış. Buna "mim" dendiğini ilk kez duyuyorum, daha önce başka bir şey deniyor muydu bilmiyorum gerçi. Mimlemek, mimlenmek, mim. İşlev olarak oturuyor mu emin değilim. Fakat bu önemli değil. Bunu bir arkadaşımın blogunda gördüm, onun tanıdığı bir blogcu başlatmış. Gidip senin için değerli olan bir kitaptan rastgele bir sayfa açıp göze ve mantığa en hoş gelen kısmı alıntılayıp buraya yazıyormuşuz. O blogcunun adresi şudur:
Mim: Kitaptan Alıntı!
Şu anda kitaplığıma aşağı yukarı iki yüz kilometre uzaktayım, fakat bitirmiş olmama rağmen hâlâ yanımda gezen bir kitap var, onda uyguladım bunu.
Kitap, Aldous Huxley'in Ses Sese Karşı isimli kitabı. İletişim Yayınlarından. Çeviri Mina Urgan'a ait. Sayfa 172.
"Kendi benliğinin bir parçasını öldürecek kadar aptal değildi o. Bir denge kurdu. Bu kolay değil, elbette. Hatta çok, çok zor. Bağdaştırılması gereken güçler temelden düşman birbirlerine. Bilinçli olan ruh, benliğin bilinçdışı bedene bağlı, içgüdüsel bölümünün yaptıklarına içerliyor. Ruhun yaşaması, ötekilerin ölümü demek; ötekilerin ölümü ruhun yaşaması demek. Ama aklı başında olan insan, bir denge kurmaya çalışır hiç olmazsa."
Şahsen artık tamamen katıldığım bir fikir değil. Fakat düşündücü olduğu kesin. Kendini tamamen düşünsel eyleme verip duygularını gözardı edenler ile sırf duygularıyla yaşayan insanlar arasındaki bir uçurumdan bahsediyor. "Her şeyin azı karar çoğu zarar" der anneannem. Onun bu sözüne de tamamen katılmıyorum fakat yine de haklılık payı yok değil.
Bu arada ben neye tam olarak katılıyorum? İyi soru.
Şimdilik bu kadardır, Kişi, görüşürüz bir ara herhalde.
22 Temmuz 2009
Gönderen Gorgi zaman: Çarşamba, Temmuz 22, 2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Adres düzeltmesi: http://www.theugur.com :) Teşekkür
Yorum Gönder