08 Ağustos 2009

Kişi...

Çok geç bir saat bu. Uykum var, uyumak istediğimi sanmıyorum. Neden böyle oldu dersin? Bilemezsin tabi. Ne bilesin.

Sana bu gece neden bahsedeceğim. Bir makaleye denk geldim. Makalede, İyi İnsan Kontratı diye bir şeyden bahsediyordu. Buna göre, bazı bireyler kendilerine olan güvenlerini korumak ve başkalarınca sevilmek için dostlarıyla bir tür yazısız anlaşmaya varıyor. O onlara iyi davranacak, onları sevecek, ricalarını kabul edecek; onlar ise onu sevip onunla iyi geçinecekler. Adam, bu sebeple asla gerçek arkadaşlıklar kuramadığını, romantik ilişkilerinin bile yürümediğini yazmış. Yine bu yüzden çok sevmiş olduğu eski sevgili ile arkadaş kaldıktan sonra kız ondan ne isterse her şeye evet deme ihtiyacı hissetmiş. Her şeye evet diyen bir kişi.

Bir aydınlanma anında durumunu fark eden bu zibidi, bu halinden kurtulmak için bilerek kıl bir insan gibi davranmaya başlamış. Tüm ricaları reddetmiş. Dediğine göre sonunda kendine güven duymak için başkalarına ihtiyaç duymayan, bağımsız bir kişi olmuş. Birkaç nadir, karşılıklı çıkar üstüne kurulu dostu kalmış. Falan filan fıstık işte.

İyi bir insan olmaya çalışmanın gereksizliği, renksizliği ve meyvesizliği konusunda hemfikirim aslında. Yine de bundan kurtulmak için her şeyin çöpe atılması gerekmediğini düşünüyorum. Dostluklar evrimleşebilir bence. Kişi, kendisiyle kutuplaşmak yerine bu halini fark edip daha dengeli bir tutuma gidebilir. Hem zaten kişi her kim ise olduğu gibi davranırsa sorun kalmaz; içinde iyilik varsa vardır, unu yadırgamamalı. Öte yandan kişi kızdığını, istemediğini ya da onaylamadığını söylemekten korkmamalı. Her şeye evet demek doğru değil, fakat hayırı bir hayat felsefesi haline getirmemeli.

Bu konudan neden bahsettim. Bir süre evvel kendimde bu "iyi insan olma çabası"nı fark etmiştim. Bunun bende bir boşluk yarattığını, arkadaşlıklarımın nasıl da tek taraflı geliştiğini düşünmüştüm. Cidden, arkadaş bildiğim çok insan var fakat pek azı bana geliyorlardı. Hatta neredeyse hiçbiri gelmiyordu bana, çağırmıyorlardı da. Genelde giden ben oluyordum. Hâlâ bile öyledir.

Yine de kronik bir "iyi insan" olduğumu düşünmüyorum. Cidden çoğu şeyi içimden geldiği için yapıyorum. Fakat kaynağı ne olursa olsun, sonuçlar birbirine benziyor. İyi birisi olmak, nasıl diyeyim, renksiz.

Bu blogu öz-analiz köşesi de yaptım ya, harika. Saatin geç, beynimin yavşak, bedenimin isyanlarda, ağrımın ise had safhada olmasına ver.

Gidiyorum ben. Haden.

Bahsi geçen makale de budur: http://www.happinessinthisworld.com/2009/05/24/the-good-guy-contract/

0 yorum: