11 Mayıs 2009

  • Gün içi kerteriz noktalarından behsedeceğim. Çay saati mesela. Belli varacağın saat. Böyle birkaç tane olunca araya bir şeyler sıkıştırmak daha kolay oluyor, gün doluyor!
  • Bu yüzdendir ki bir şeyleri düzene sokmalı. Kendim için diyorum. Kardeşim yazacağının bir saati, okuyacağının bir saati olsun en azından. Televizyon dizileri bile işe yarar ya.


  • Felsefe çeviriyorum. Benim bu yazının başındaki ben olduğuma dair ne kanıt sunabilirsiniz bana? Bunu belirleyen ne? Benim bu yazının en başındaki sözcükleri yazan kişi ile aynı kişi olmam için şu anki bende olması zorunlu şey nedir? Bununla ilgili bir ton şey okudum, çevirdim, sonuçtan ise emin değilim. Sanırım kişilik bölünmesine uğrayacağım.
  • Geçmişteki kişi ile aynı kişi olmanın koşullarından birisi de o kişinin yaptıklarını, yapma sebeplerini, yaparkenki güdülerini falan filan senin de hatırlıyor ve kısmen paylaşıyor olman. Ayrıca bu hatırlamanan, o geçmişteki kişi ile şimdiki sen arasında her salisede var olan senler tarafından da paylaşılıyor olması, yani bir doğru üstünde aynı kişiden oluşan bir devamlılık ziniciri üstünde sürekli birbirini takip edior olması gerekiyor. Ben ki an olup birkaç dakika önce ne dediğini hatırlamayan birisi olarak kişisel varlığımın güvenirliğinden şüphe etmeye başladım. Bu boşlukların her birinde belki de yerimi bir başkası alıyor!


  • Derseniz Mete, bir daha senin zihin akışlarını istemiyoruz, abidik gubidik şiirlerin daha iyiydi, yorum olarak not düşmekten çekinmeyiniz. Şiir demişken. Ivır zıvır yazmaktan şiire yer yok pek. Bir de yazacak bişiler gelmiyor aklıma. Ah serde gençlik vardı bir zamanlar... Deli gönül koklamak istediği her güle dizeler dizerdi.


  • Şimdilerde çelişki gösteriyorum. Bir taraftan ilgi istediğimi söyleyebilirken, diğer taraftan gösterilen ilgiyi pek hoş karşılamıyorum. Bunu açıklamak elbette mümkündür fakat istediğimi sanmıyorum. Ben çelişkinin farkında olduğumu ilan etmek istedim sadece. Evet, mal mal gelişigüzel yaşıyor gibi görünebilirim fakat hala içeride bir yerde bilinç var biraz.


  • Ne var ne yok alt kategorilere ayırmaya meğilli zihin, beni sevenlerin bana olan sevgilerini alt kategorilere ayırmaya kalkışıyor. Seven ne şekilde seviyor. Neden seviyor. Sevgisinin kaynağı kendisi mi karşısındaki mi. Sevginin sebebi sevenin kendisinden ötürü mü yoksa sevilenden mi? Sebep sevilenden ötürü ise, nedir; yapılan bir şey mi, söylenen bir şey mi, tip mi, ses mi, ne?
  • Öte yandan bu tür şeyleri fazla kurcalamamak, her türden ilişkinin devamlılığı için hayati önem taşıyor sanırım

3 yorum:

dyq dedi ki...

biliyodum ilgi istememe ve bıkma, istememe durumları arasında gidip geliceğini :D
özledim .

Gorgi dedi ki...

Geleceğim. Göreceksin!

ILGIN dedi ki...

Çevirmenin hazin sonu. Hepimizin gideceği yer aynı.

"Deli gönül koklamak istediği her güle dizeler dizerdi."

Ah ahh, nerde o romantik şiirler :D