İş yerinden çıkmış, yorgun, argın, durağa doğru yürürken, havada çok değişik bir koku vardı. Öyle iç bunaltıcıydı ki tepki göstermeden edemedim. Etrafa bakındığımda, diğer insanların, hatta caddenin karşısındakilerin bile buruşuk yüzlerle etraflarına bakındıklarını gördüm.
Devam ederken yolda birdenbire önüme çıkan bu kadın, çok eskilerden gelmiş gibiydi. Şaşırdım doğrusu; fakat hiç bozuntuya vermedim. Bir yandan da üstüme çöken bu uyuşukluğun sebebini merak ediyordum.
Etraf çocuklarla dolmuştu. Kadın önümde küçük bir reverans yaptı, elimi uzattım. Elini nazikçe avucuma koydu, bir dansa tutuştuk.
Çocuklar durmadan gülüyordu. Kadın ben onu döndürürken çantasını fırlattı. Düştüğü yerde çantasından koca bir elma şekeri fırladı. Kıpkırmızı, parlak, çok özel bir şeker olduğu her halinden belliydi. Kadın kendi halinde dans ederken elma şekerine ulaşmak istedim, fakat ben davranamadan kirlenip çürümüştü bile.
Bana doğru gelen kadının yılankavi hareketleri aklımı çeldi. Ne kadar da güzeldi.
Ben de kendimi kaptırdığımda, bir adam yerdeki çantayı kaparak koşmaya başladı. Umursamadım. Zaten çantayı alıp, hızla kaçan hırsız da birden düştü. Çocuklar hırsızın tepesine binerken biz son figürleri yapıyorduk. Muhteşem bir danstı.
Dans bittiğinde ben de bittim; bilincimi yitirdim. Daha sonra kendime geldiğimde hastanedeydim. Öğrendiğime göre bu teröristlerin yaptığı bir kimyasal saldırıymış, fakat bazıları bunun Amerika'nın üstümüzde yaptığı bir deney olduğunu söylüyor. Bilmiyorum, itiraf etmeliyim, daha sonra helikopterle çekilmiş olay yerinin görüntülerini izlediğimde, durağa gelmeden hemen önce boşlukla dans eden adamı izlerken çok eğlendim.
1 yorum:
çok hoç ya sonu nasıl diye çok merak ettim okurken ve de sonunu da beğendim
güneş gülü
Yorum Gönder