21 Şubat 2010

Benden yana geçer mi ki zaman, Kişi?

Geçmek bilmedi bir türlü.

Sıkıcı bir gün, eğlenceli bir gece, yorgun ve hüzünlü bir geceyarısıydı evvelsi Cumartesi.

Herkes elbet kendisinin ölümünü hayal etmiştir. Ölünce ne olacağını, insanların nasıl tepki vereceğini falan merak etmişlerdir. Sen de etmişsindir. Hepimiz öleceğiz! Nasıl ölmek isterdin?

Damla ile konuşurken hatırladım, Kişi. Ben çocukken çamurla oynamaya bayılırdım.

Bir çukur kazar, içini su doldurur, karıştırır karıştırırdım. Otlar, yapraklar, çiçekler... Çorba yapardım. Bir keresinde tadına bakmıştım... Tahmin edersin tabi, pek hoş değildi. Eh, en azından bir geophagus, yani toprak yiyici olmadığım belli oldu.

Bundan bahsetmiş miydim hiç?

Sanki daha fazla konuşmaya çalışsam, çok karamsar konulara girecekmişim gibi hissediyorum. Bugün aslında o kadar da iyi bir gün değildi, sağlığıma dair kötü haberler aldım. Ancak artık eskisi kadar etkilemiyor sanırım. Ya da benimkisi daha olayı tam olarak anlamamış olmanın verdiği bir sakinlik.

Neysem, bu girdiyi birkaç gündür yazacağım deyip yazamadığım için koydum buraya. Yoksa söz bir dahakine daha derli toplu bir şeyler yazacağım.

HADEN!

1 yorum:

dyq dedi ki...

yazmaya devam,okuyucularına yazık etme =)