18 Kasım 2009


Utancı bir kenara itip diz çökeceğim. Gururu bir kenara bırakıp içimden geçmesine izin vermek. Hayat ilerleyecek. Ellerim havada, belki sana, belki gelecek olanlara benden bir şeyler sunarken, tereddüt etmeyeceğim.

Sevdiğimi söyleyeceğim.

-----------------------------------------------------------------------

Verilen sözleri tutmayı unutmaya meğilliyim. Bilhassa kendime verdiklerimi.

-----------------------------------------------------------------------

Senden benden gidenleri toplasak belki bir insan etmez belki de bir bakmışız dört insan toplanmış orada. Biz kaybettiklerimizin üstüne bir şeyler koya koya bir kalmaya çalışırken, ikincisi gibi olsaydı ne düşünürdün?

Gözlerimi kapatıyorsam uykum geldiğinden değil, dinliyorum. Kalp atışlarımı, kalp atışlarını, geçen arabaların lastiklerinin yerde çıkardığı hışırtılı sesleri, şansım varsa bir iki kuş cıvıltısı ve rüzgâr esintisi. İnsan seslerini ayırd edemiyorum ama. Neden bilmem, başkalarını dinlemede hiçbir zaman çok iyi olmadım. Neyse ki teke tek muhabbetleri kotarabiliyorum.

Sevginin sıkıntı verici olduğu durumlar da var biliyorsun. Bir kişinin sevgisinden ötürü senin istemediğin şeyler yapmasını kaldırmak zorundaymış gibi hisseder vicdan. Sevdiği için yapıyor. Niyeti iyi. Terslersem, ya da istemediğimi bildirirsem sadece onu kırarım, başka da bir şey olmaz. Ne fena bir tür esarettir. Sevgi, tehlikeli bir şey. Belki de sevdiğini söylemek o kadar da masum bir şey değildir. Belki de sevdiğini söylemek, karşıdakine zarar vermektir. Karşıdakini sıkmak, istemediği bir sorumluluk içine sokmaktır. Bu bakımdan sevmek biraz düşüncesizlik belki de.

Sanırım bundan daha önce de bahsetmiştim.

0 yorum: