13 Eylül 2009

Kişi, yağmurlu günler yazmak için ideal derler; inanma.

Yani, benim için değil en azından. Az evvel birkaç sav vardı aklımda, şimdi unuttum. Ama genel kanının doğru olmadığını söylemem yeterli olur herhalde. İnsanlar, dışarı çıkmadığın yağmurlu günlerde, sadece evde olduğun için oturup yazı yazmanın ideal olduğunu düşünüyorlar. DEĞİL! İnsanın içi daralıyor be!

Onun yerine kendimi ev işlerine verdim. Ampülleri değiştirdim, maktapla bir yerleri delip bişileri monte ettim falan. Böyle havalarda nedense daha bir şiddetli olan ağrıma rağmen yerimde durmak istemedim. Böylesi bir huzursuzluk akla zarar.

Her şey biribirine bağlı mı yoksa tamamen gelişigüzel mi? Olumlu Varoluşçuluk ve Abzürd Yokçuluk'un iki uç görüş olarak konu edinildiği filmi anlamak için çok kastım doğrusu. Filmin sonunda bu ikisinin ortası bir görüş, karakterlerin birinin 'aydınlanması' oluyor. Gerçekten de hep böyle olmuyor mu? Yani, az çok temel felsefi akımları biliyorum. Çatışılan birkaç ortak nokta dışında hepsinin kendilerince haklı oldukları noktalar var. Biraz ondan biraz bundan bu haklı noktaları kapınca ortaya karışık fakat düşe kalka da olsa işleyen bir şeyler çıkıyor. Uçlarda gezinmeye gerek yok.

Haden.

0 yorum: