23 Eylül 2009

Bazı meraklardan vazgeçemiyor insan, Kişi.


Neden vazgeçsin ki hem? Bugün British Museum'un karşısında bir dükkan gördüm. Vitrininde birkaç çizgi romanın kahramanları seçilebiliyordu. Yakınına gidince bunun bir çizgi roman dükkanı olduğunu anladım. İçeri girince yüzümdeki şaşkınlık ifadesi yerini koca bir gülümsemeye bıraktı.

Tıpkı filmlerden, okuduğum çizgi romanlardan, oradan buradan bildiğim gibi bir çizgi roman dükkanıydı bu. Tüm duvarlar yüzlerce cizgi romanla doluydu. Rengarenk, her tarafta her konudan her yaşa hitaben materyaller. Rafların tepesinde çok eski bazı çizgi romanların kapaklarını görebiliyordun çerçevelenmiş bir halde.

Dolandım biraz, küçük bir dükkandı. Sonra aşağı inen merdiveni vark ettim, çok dar bir dönen merdivendi. İnince aşağı bu sefer kendimi bir manga cennetinde buldum. Kİmi okuduğum kimiyse ismini duyduğum yüzlerce manga serisi. Uzunca bir süremi bu mangaları karıştırarak geçirdim.

Böylesi bir çizgi roman sever olduğumu kendim de bilmiyordum doğrusu. Aslında şaşılacak bir şey değil. Benim yaşlarımdakilerin bir zamanlar sarmış olması çok olası bir merak bu çizgiromanlar. Bence şimdiki çocuklar bu bakımdan biraz şanssız. Bizler efsane çizgiromanların ilk çıktığı zamanları gördük, onları takip ettik. Sonraları bu alışkanlığımızla mangalar okuyabildik (sadece bazılarımız.)

Gerçi tipik Amerikan çizgi romanlarından pek hazzetmiyorum. Ancak çizgi roman deyince akla illa ki bunlar gelmemeli zaten. Orada, raflarda, tipik Amerikanlardan sayılmayacak çok önemli çizgi romanlar var. Bugün, çok başarılı romanların kapsadığı konu ve hisleri çok farklı bir etkililikle başarılı bir şekilde anlatan birçok çizgi roman sayabilirim sana.

Şİmdi soruyorum kendime, neden o dükkanın fotoğrafını çekmedim ki ben? Sık sık yanımda fotoğraf makinesi taşıdığımı unutuyorum.

Bugün de bol bol yürüdüm. British Museum'a gittim ve orayı gezmek için apayrı bir güne ihtiyacım olduğunu anladım. Malesef bu seferki ziyaretimde bunu gerçekleştiremeyeceğim. Belki bir sonrakinde. Yarın ise National Gallery'e gideceğim. Muhtemelen orası için de aynı şey olacak. Çok şeyi ard arda sıkıştırmaya çalışıyorum. Bir de yanımdakileri gereğinden fazla oradan oraya sürüklemek istemiyorum. Beni misafir bellediler diye kendilerini çok hırpalıyorlar. Onlara nasıl anlatırım bilmiyorum, beni gezdirmekle yükümlü olmadıklarını.

Eh, yapacak bir şey yok. Kendi kendilerine çektiriyorlar.

Haden, görüşürüz.

0 yorum: