23 Mayıs 2009

Sokak lambasının turuncu ışığıyla yarı yarıya aydınlanan oda. Çalışma ışığıyla yetersizce aydınlatılmış masa. Masanın başında saçı başı dağılmış, gözlerinden uyku akan genç yazar adayı. İlham için bekler durur.

Bir homurdanma sesi geldi önce. Yazar adayı fark etmedi. Homurdanma netleşince bir küfür olduğu anlaşılır: "Geberesice salak herif, yazmak senin neyine..." Yazar kişi bu sesin farkına varmaz. Fakat bakışları dalgınlaşır. "Gecenin bir yarısı. Yat uyu işin gücün yok mu senin?"

Şimdi masanın yanında bir cüce belirmiştir. Orangutana benziyordu, fakat üstünde kırmızı mavi kıyafetleri vardı. Cüce, genç yazar adayını inceledi. Bunu yaparken bir yandan da kendi kıçını kaşıyordu.

"Leş gibi kokuyor. Banyo yapmayı bile bilmeyen bu zındıklarla niye uğraşıyorum bilmem ki..."

Derken cüce avucuna tükürür ve kendisini göremeyen gencin ensesine okkalı bir tokat yapıştırır.

Yazar adayı bir an dalgınlıktan sıyrılır, fakat şimdi kağıda boş boş bakmaktadır. Yazar adayının açık ağzı, eblek ifadesine çok yakışan bir kurdele gibidir.

"Defolu lan bu. Anlamıyor dürzü. Tipe bak... Peh!"

Başını olumsuzca sallayan cüce, olduğu yerden biraz geriler, gerilir, oturan yazar adayının ayağına tüm gücüyle tekmeyi savurur.

Önce irkilen, sonra bir anda gözleri parlayan yazar adayı sırıtır. Hemen kalemine sarılıp yazmaya koyulur. Daha sonra ona bunu nasıl yazdığını sorduklarında, ilham persinin kendisini sevdiğini söyleyecekti.

Geldiği gibi bir anda kaybolan cücenin ardından silik bir küfür yankılanır.

"Kodumunun sanatçı kısmısı..."

0 yorum: